Soru Yazmaya Nasıl Başlamalıyım?
Merkezî sınavlara yönelik soru yazabilmek için öncelikle bu sınavlara dahil olan branşlardan birinde uzman olmanız gerekiyor. Eğitim fakültesi mezunu iseniz kendi branşınızda yeni nesil sorular yazabilir ve yazdığınız bu soruları kazanca dönüştürebilirsiniz. Bu kazanç, sizin çalışma şeklinize göre ek gelir ya da doğrudan geçim kaynağınız olabilir. Böylece yazarak para kazanmak konusunda ilk adımı atmış olursunuz. Yayınevlerine soru hazırlama fikri, özellikle öğretmen atamalarının fazlasıyla zorlaştığı bu dönemde öğretmenler için ek iş veya tam zamanlı iş olarak güzel bir adım.
Ben halen her kitabın test ve konu planlamasını yaparken öncelikle güncel müfredatı baştan sona inceliyorum. Hangi sınıf seviyesi için yazıyorsam o sınıfa yönelik hazırlanmış olan MEB kaynaklarını, beceri temelli örnek soruları, herhangi bir güncelleme olup olmadığını kontrol ediyorum. Soru yazma aşamasında ise TDK’nin resmî web sitesi devamlı önümde açık oluyor. Tüm bunların nedeni güncel ve geçerli olanı takip ettiğimizden emin olmak. Bundan emin olduktan sonra yapmamız gereken, piyasadaki çeşitli yayınların soru bankalarını değil, MEB’in ölçme ve değerlendirme sitesinde her ay yayımlanan örnek soruları ve kazanım testlerini takip etmek, incelemek ve bu sorularda hangi kazanımların sorgulandığını, hangi becerilerin harekete geçirildiğini iyice kavramak. Soru yazmaya başlamadan önce, bu soruların mümkünse tümünü incelemiş ve günümüzde geçerli olan bu soru tiplerinin tümünü görmüş olalım.
Eğitim yayıncısı olmaya karar verdiysek; belirli kurumların, belirli konuları yani müfredattaki konuları sorguladığı, belirli bir üslubu ve yine belirli soru tipleri olan sınavlara yönelik antrenman ürünleri hazırladığımızın farkında olalım.
Bu ürünleri hazırlarken maceraya girmemeli, müfredat dışındaki konulara, “Bu da fazladan bir bilgi olsun, bunun da öğrenilmesi gerekiyor.” diye düşünerek kesinlikle yer vermemeliyiz. Hazırladığımız ürünün, sınavda çıkması muhtemel soru tiplerinden bol bol çözmek ve sınavda bu soru tiplerini görünce ne yapacağını bilmek amacıyla satın alındığını; bizim de yayıncı olarak ürünü bu vaat ile sattığımızı unutmamalıyız.
Özellikle yoruma açık konuların fazla olduğu branşlar için bazı konularda yorum farkları oluyor. Bu tarz durumlarda, bizler her zaman MEB kaynaklarında konu nasıl yorumlanmışsa onu baz alacağız. Bunun nedeni MEB’in ya da TDK’nin kusursuz olması değil. Hatta bazen bu kaynaklarda hepimizin doğrusunu bildiği bir bilgi, yanlış verilmiş olabiliyor. Biz yine de fazlasıyla ekstrem bir durum yoksa bu kaynaklarda olan her şeyi geçerli kabul edeceğiz.
Bu Konunun Önemi ve Kısa Bir Anekdot
Geçtiğimiz dönemlerde, yayınevimizde Türkçe kitabı çapraz tashihi yapan bir öğretmen, kitapta geçen bir atasözünün, karşısında verilen anlama itiraz etti. “Bu atasözünün anlamı böyle değil şöyle, bakın şu profesör de kitabında böyle yazmış.” vesaire. Öğretmen arkadaşın söyledikleri bana göre de doğruydu. Ben de bu atasözünü okuyunca kendisinin söylediği anlamı çıkarıyordum. Ancak bizim kitapta verdiğimiz anlam, TDK’nin Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü’nden birebir alınmıştı yani TDK bu atasözünü bizden farklı yorumlamıştı. Bunun anlamını şöyle açıklayayım, bu atasözü herhangi bir merkezî sınavda sorulduğunda TDK’de verilen anlamı ile kullanılacaktı. Dolayısıyla biz de TDK’nin verdiği anlamı kullanacaktık. Çünkü kendimize göre doğru kabul ettiğimiz anlamı kullanırsak ve öğrenci de bizim kitabımızda gördüğü bilgiyle hareket ederek sınavda karşısına çıkan soruya yanlış cevap verirse hazırlamış olduğumuz kitabın, faydası değil zararı olur. Bunun gibi birçok konuda görüş ayrılıkları olması çok normaldir. Önemli olan bu görüş ayrılıklarını “Merkezî sınavda böyle bir soru sorulursa hangisi doğru kabul edilir?” diye düşünebilmek ve mümkün olduğunca çözümü resmî kaynaklarda aramaktır.
Resmî Kaynakların Önemi
Bu konuya uzun uzun yer vermemin sebebi, maalesef birçok hocamızın resmî kaynaklardan yararlanmadan, sadece kendi bildikleriyle ve kendini güncellemeden soru yazmaya çalışması.
Yayınevine soru hazırlama konusunda çalıştınız ve bir yayınevine, on adet örnek soru gönderdiniz on soru da mükemmel diyelim. Tabii bunun sonucunda da bir iş teklifi aldınız, sizden bir soru bankası yazmanız istendi. Bir soru bankasını yazmak ve baskıya göndermek; tashih, mizanpaj, çapraz ve redakte aşamaları ile en üç ayınızı alır. Bu sürecin sonunda kitabınızın, gönderdiğiniz örnek soruları yansıtmadığı, yukarıda belirtmiş olduğum detaylara ters düştüğü, editör tarafından tespit edilir ise maalesef tüm zamanınızı boşuna harcamış olursunuz.
Bu tarz durumlar ile karşılaşmamak için dikkat edilmesi gerekenleri tek tek inceleyeceğiz. Bu yazı dizisini okuyan ve buradaki detayları dikkate alarak hareket eden branş öğretmenlerinin bu tarz sorunlar yaşamayacağını umuyorum.
Yazının 1. bölümü okumadıysanız aşağıdaki bağlantıya tıklayarak okuyabilirsiniz.
Merhaba, bilgiler için çok teşekkür ederim. Gerçekten çok faydalı bir yazı dizisi olmuş. Her bir yazının altında serinin bir sonraki yazısı da link olarak verilse ne güzel olur:) Bu şekilde tek tek arayıp bulmak biraz zor oluyor. Sevgiler.
YanıtlaSil